- benzer olan şey
- n. pendant
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
çengelli — sf. Çengeli olan veya ucu çengel biçiminde olan Odada ne kordon ne çengelli çiviye benzer bir şey ele geçirememiştim. R. N. Güntekin Birleşik Sözler çengelli iğne … Çağatay Osmanlı Sözlük
ŞAİRÂNE — f. şairce. şaire benzer surette konuşmakla. Mevzuu şiir sayılabilecek kadar hoş, lâtif olan şey … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakışım — is. 1) İki veya daha çok şey arasında konum, biçim ve belirli bir eksene göre ölçü uygunluğu, simetri 2) mat. Eksen olarak alınan bir doğrudan, benzer noktaları karşılıklı olarak aynı uzaklıkta bulunan iki benzer parçanın birbirine göre olan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
öte — is. 1) Konuşanın temel olarak aldığı bir şeyden daha uzak olan yer veya şey, mavera Köşklerin biraz ötesinde köy kulübelerine benzer derme çatma evler görülürdü. R. E. Ünaydın 2) Bir şeyin arkadan gelen bölümü İşin ötesi kolay. 3) sf. Bulunulan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
benzeşim — is. 1) Bazı ortak yönleri olan iki şey arasındaki benzeşme 2) mat. İki şeklin kenarlarının uzunlukları arasındaki oran değişmemekle birlikte, karşılıklı açılarının eşit bulunması durumu, benzer Birleşik Sözler benzeşim oranı … Çağatay Osmanlı Sözlük
model — is., Fr. modèle 1) Resim, heykel vb. yapılırken baka baka benzetilmeye çalışılan nesne veya kimse, örnek 2) Bir özelliği olan nesne veya kişi Sadakat modeli. 3) Biçim Bu elbisenin modelini beğenmedim. 4) Giysi örnekleri içinde toplayan dergi Bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ödeşmek — nsz, le 1) Birbirine olan borçları ödeyip alacak verecek bırakmamak 2) Karşılık olarak benzer iş, hareket yapıp veya bir şey verip borçlu kalmamak İçinden, yarın paydosu biraz erken çalar, ödeşiriz, diye düşündü. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
öyle — sf. 1) Onun gibi olan, ona benzer Ben öyle bir şey demedim. R. H. Karay 2) zf. O yolda, o biçimde, o tarzda ... öyle tembel tembel salınışları, birdenbire öyle bir duruşları, arkalarına bir bakışları var ki insanı çileden çıkarıyor. Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük